General questions about the Joomla! CMS



İSA MESİH NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

Bütün insanlar günahkardır.  Yeryüzünde günah işlemeyen hiç kimse yoktur. Herkes şu ya da bu biçimde Tanrı'nın hoşuna gitmeyecek sözler söyler, eylemler gerçekleştirir ya da kötü şeyler düşünür.

Bunların hepsi günahtır. İnsanlar günah işledikleri için Tanrı'dan uzaklaştılar.Giderek daha çok mutsuzluk, yalnızlık ve çözümsüzlük içinde yaşamaya başladılar.


Tanrı adil olduğu için günahları yargılamak zorundadır ve günahın cezası ölümdür. Bu ölüm sadece bedenimizin ölmesi değil aynı zamanda fiziksel ölümden sonra ruhumuzun da cehenneme gönderilerek sonsuz ölüme mahkum edilmesi anlamına gelir.


Ancak, Tanrı insanları sevdiği için onların cehennemdeki sonsuz ölümden kurtulup cennette sonsuz yaşama yeniden kavuşabilmeleri amacıyla Kendisinden bir öz olan İsa Mesih'i dünyaya yolladı. "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun" (Yuhanna 3:16).

İsa Mesih, bakire olan Meryem'den mucizevi bir şekilde doğarak bu dünya'ya geldi. Doğal yollardan bir kadınla bir erkeğin birleşmesi sonucu değil de Tanrı'nın bir mucizesi sonucu bakire bir kızdan doğduğu için, Tanrı'nın Oğlu diyoruz.

Tanrı, İsa Mesih'i, bu dünyaya, normal insanlar gibi bir yaşam sürmesi için göndermedi. Aksine, Biz insanların işlediği ve gelecek kuşakların işleyebileceği bütün günahların bedelini ödemesi için gönderdi.


Yukarıda da belirttiğimiz gibi günahın ücreti ölümdür. İşlediğiniz günah ne olursa olsun bedeli ölümdür. İster bir kadına şehvetle bakın, ister beyaz bir yalan söyleyin, isterseniz de hırsızlık yapın ya da cinayet işleyin, cezanız ölümdür.

En küçük günahın bile cezası ölümdür. Bütün insanlar günah işledikleri için, Tanrı tarafından yargılandıkları zaman sonsuz ölüme mahkum edilecekleri kesindir.


İsa Mesih'ten önce, insanlar işledikleri her bir günah için bir günah keçisi alıp tapınağa giderlerdi. Tapınankta, günah işlemiş olan kişi elini keçinin ya da koyunun başı üzerine koyup günahlarım için bu hayvanı günah kurbanı olarak sunuyorum dedikten sonra hayvanı boğazlayarak öldürürdü. Böylece o kişi işlemiş olduğu günahın bedelini ödemiş olurdu.


Oysa, biz insanlar işlediğimiz her günah için bir hayvanı öldürecek olursak dünyada hayvan kalmaz. Siz de biliyorsunuz ki, hayvanları günah sunusu olarak sunmak sadece geçici bir çözüm olabilir. Biz insanların daha kalıcı bir çözüme ihtiyacı vardır.


İşte bu noktada İsa Mesih'e ihtiyacımız vardır!


Tanrı, İsa Mesih'i çarmıha gerilip bütün insanların günahlarını ortadan kaldıran kurban sunusu olması için bu dünyaya göndermiştir. İsa Mesih'in çarmıha gerilip öldürülmesi, ne Tanrı için ne de İsa Mesih'in kendisi için bir sürpriz, ya da beklenmedik bir olay değildi. İsa Mesih özellikle bunun için bu dünyaya geldi.


Biliyorsunuzdur ki, İsa Mesih 33 yaşında, çarmıha gerilmeden önce, çok büyük mucizeler yaptı; ölüleri diriltti, hastaları iyileştirdi. Sizce kendisini çarmıha germek isteyenleri durdurmak isteseydi bunu yapamaz mıydı? Elbetteki yapabilirdi.

Peki neden yapmadı? Çünkü, bu dünyaya gelişinin asıl amacı insanların günahlarını ortadan kaldıran kurban sunusu olarak ölmek ve üç gün sonra ölümden dirilmekti.


Eğer İsa Mesih, bakire bir kızdan doğarak dünyaya gelmeseydi, çarmıh üzerinde ölmeseydi ve üç gün sonra ölümden dirilmeseydi Hristiyanlık inancı sadece bom boş bir safsata olurdu.


Biz Hristiyanlar, İsa Mesih'i günahlarımızın kurbanı olarak kabul ediyoruz. Bizim günahlarımızın bedelini ödemek için çarmıh üzerinde öldüğüne, üç gün sonra ölümü yenerek ölümden dirildiğine, bir çok kişiye göründükten sonra Tanrı tarafından göğe alındığına, kıyamet günü bütün insanları yargılamak için geri geleceğine ve sadece kendisine inananları cennete gönderirken kendisine iman etmeyenleri işlemiş oldukları günahlarının bedeli olarak sonsuz ölüme mahkum edeceğine inanıyoruz.


Bu konuyu ciddiyetle düşünmenizi öneriyoruz!


Sadece, İsa Mesih'i günahlarınızın kurbanı ve yaşamınızın kurtarıcısı olarak kabul ettiğiniz taktirde sonsuz yaşama kavuşabilirsiniz.

Aksi taktirde, yargı gününde, Tanrı tarafından yargılandığınızda, kendi günahlarınızdan dolayı sonsuz ölüme mahkum edileceksiniz.


 

İznik Konseyi’nde dört İncil mi seçildi?

İncil konusunda yaygın olan bir başka iddia ise İznik şehrinde yapılan konseyde 4.400'ü aşkın değişik el yazmalarından en uygun görülen dört farklı (Matta, Mark os, Luka, Yuhanna) İncil'in seçildiği yönündedir.

Hatta kimileri komik bir iddiada bulunur: “Hristiyan din adamları, üzerinde yüzlerce İncil bulunan masayı sallamışlar ve kitapların birçoğu düşmüş, üzerinde kalan dört tanesini hakiki İncil olarak kabul etmişler.”

Yani kocaman Hristiyanlık âlemi bu basit deneme yanılma sistemi üzerine mi kurulmuştur? Halkın bu tür şeylere nasıl inandığı insanı şaşırtıyor, tabii şunu da itiraf edelim ki, bizler de eskiden böyle söylentilere inanıyorduk.

Bu iddiaların akıl dışı ve tamamen dayanaksız olduğu aşikârdır. Bugün elimizde olan ve oku-duğumuz İncil'in sadece içindekiler bölümüne baktığımızda bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığını görürüz, çünkü Matta, Mark os, Luka ve Yuhanna İncil'in sadece ilk dört bölümü oldu-ğunu ve İncil'in toplam 27 bölümden oluştuğunu görebiliyoruz.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, tarihsel kaynaklara göre elimizdeki İncil'den başkası olmamıştır ve değişmeden elimize ulaştı.

Peki, İznik Konseyi denen şey nedir? M.S. 325 yılında toplanan konseyde İsa Mesih'in Tanrısal sıfatı tartışıldı. Özellikle İsa Mesih'in mutlak Tanrılığını kabul etmeyen ve inanlıları bu düşüncesi ile doğru yoldan çıkarmak isteyen Aryus adında bir kilise görevlisinin iddiaları görüşüldü.

Bu görüşmeler neticesinde toplanan 250 Kilise önderlerince İsa'nın Tanrılığı tartışılamayacak bir olgu olarak kabul edilmiş ve yayınlanan bir inanç bildirgesi ile bu karar dünyanın dört bir yanındaki Hristiyan topluluklarına bildirilmiştir.

İznik Konseyinde İncil'in metinleri üzerine bir tartışma söz konusu olmamıştır. Tersine katılan önderler aynı İncil'i kullanarak İsa Mesih'in Tanrılığını tartışıp ortak bir anlayışa vardılar.

 

İncil’in Güvenilirliği

İncil değiştirildi mi?

Birçok insan bize gelip dünya çapında bilinen ve kanıtlanan bir gerçekmiş gibi, İncil'in tarih boyunca ‘papazlar' tarafından değiştirildiğini söylüyor.

İlk önce şunu belirtmek gerekir ki, bugüne kadar hiç kimse bu iddiayı doğrulayacak küçücük bir kanıt bile gösterememiştir. Bunların hiçbirisi kulaktan dolma boş ve yersiz iddiaların ötesine gitmiyor.

Bu iddianın komik tarafı da şudur; diyelim ki Mesih'ten 500 sene sonra yaşamış bir papaz, İncil'in bazı öğretilerini benimsemediği için onu değiştirmek istedi, fakat bunu tamamıyla gerçekleştirebilmesi için onlarca dillere çevrilen ve dünyanın dört bucağına yayılan binlerce İncil nüshalarının hepsini bir araya toplayıp tek tek yeniden yazması gerekiyordu.

Sizce böyle bir şey mümkün mü? Yine başka birisi, İncil'in aslının çoktan kaybolduğunu, Hristiyanların şimdi kullandığı İncil'in uydurma olduğunu emin bir şekilde iddia eder. Peki, “Elimizdeki İncil'in değiştirildiğine dair her hangi bir kanıt gördünüz mü?” ya da “Tam olarak neresi değiştirildi?” diye sorduğumuzda, “Bilmiyorum, yalnız öyle duymuştum” gibi cevaplar alıyoruz.

Tam aksine içsel veya tarihsel kanıt olsun, bilimsel ya da mantıksal kanıt olsun, her alanda İncil'in Tanrı'nın esini olup bozulmayarak ilk Kilisenin döneminden bu yana sağlam bir şekilde elimize ulaştığını kanıtlayabiliyoruz

Yukarıdaki iddiaların gerçek olduğunu var sayarsak, herşeden önce Tanrı'nın hikmeti ve gücünü hiçe indirgeyip karakterini küçümsemiş olmaz mıyız? Hâlbuki hepimiz Kadir olan, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten bir Tanrı'ya inanıyoruz.

Eğer Tanrı dün, bugün ve sonsuza dek değişmez tek Tanrı ise, kendi Sözü'nün de değiştirilmesi olanaksızdır; çünkü Tanrı sözlerini insanlara esinlediğine göre onları koruyabilecek güçte olsa gerek. Yoksa Tanrı kendi sözüne sahip çıkamıyorsa nasıl güvenilir olduğunu gösterebilir?

Üstelik bu asılsız şeyleri söyleyerek, haşa haşa, papazların Tanrı'dan daha güçlü olduğunu mu iddia ediyoruz? Tam aksine Tanrı kutsal sözlerinin asla değiştirilemeyeceğine dair sürekli vaatte bulunmuştur (bkz. Mezmur 119:89, Matta 24:35, 1.Petrus 1:23-24).

İkinci olarak, İncil'in değiştirilmediğini ispatlayan binlerce tarihi elyazmaları arkeoloji müzelerinde sergilenmektedir. İsa Mesih'ten sonra ilk yüz-yıllardan başlayarak eski Kilise dönemlerinden kalan 5.000 metinden daha fazla orijinal yazım dili olan Grekçe (Eski Yunanca) el yazması, yani İncil nüshaları vardır.

[1] Ayrıca Mesih' ten kısa bir zaman sonra diğer dillere (Latince, Keldanica, Süryanice vb..) çevrilmiş 9.000'den fazla İncil el yazmaları bulunmaktadır.

[2] Ayrıca Kilise Babalarının yorum ve ilahi kitaplarından İncil'den o kadar çok alıntı var ki, başka hiç kalıntı kalmamış olsa bile, tek onların yazılarından İncil tekrar ortaya çıkar.

Mantıksal olarak da, İncil'in metni üzerinde iddia edilen bu oynamalar yapılmış olsaydı kesinlikle içeriğinden belli olurdu çünkü öne sürülen bu değişiklikler İncil'in kendi içerisinde çelişkiler yaratırdı. Fakat onu okuyan herkes İncil'in ne kadar tutarlı, mantıklı ve akıcı olduğuna kanıt getirebilir.

Şu anda elimizde bulunan bu İncil, mevcut olan eski nüshalarına dayanarak titiz bir şekilde Türkçe'ye çevrilmiştir. Eskiden kalan eserlerden hiçbirisi, İncil'e ilişkin var olan ispatların yüzde beşine bile sahip değildir (Örneğin: İlyada ya da Aristo'nun eserleri).

[3] Yani dünya çapında İncil kadar sağlam ve güvenli bir şekilde günümüze kadar aktarılmış, dikkatlice çevrilmiş ve itinayla korunmuş hiçbir eser bulunmamaktadır.

Dolayısıyla ilk olarak Tanrı'nın güvenilirliliğine olan imanımıza ve daha sonra da bilimsel araştırmalara dayanarak Allah'ın Sözü olan İncil'in asla değiştirilmediğini ve değiştirilemeyeceğini emin bir şekilde söyleyebiliyoruz (bkz. 2.Timoteos 3:16, 2.Petrus 1:19-21).

 

Değişmeyen İncil


Ülkemizde İncil'in değiştirildiği ve Batı'dan geldiği düşünülmektedir. Ne var ki, Tanrı'nın vaadi ve gücüyle korunan Kutsal Kitap DEĞİŞMEDİ, DEĞİŞMESİ DE MÜMKÜN DEĞİLDİR!

Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim,

Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek. (İncil. Matta 5:17-18)

Tevrat, Zebur ve Peygamberlerin Yazıları (Luk.24:44), yazıldıkları özgün dillerde (İbranice, Aramice ve Grekçe) ne geçersiz kılınır (hükmü kalkmaz), ne de eksilir (tahrif olmaz). İncil de ortadan kalkmaz (nesih olmaz):

Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır . (İncil. Matta 24:35)

Günümüzde mevcut elyazmaları, İncil'in değiştirilmeden elimize kadar ulaştığını tereddüde yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaktadırlar.

Aynı şekilde Mesih İnancı ne Batıya ne de Doğuya aittir, aksine SEMAVİ ve EVRENSELDİR!

 

Tanrı'nın En Büyük Buyruğu Nedir?


Bir gün, din adamları İsa Mesih'in etrafına toplandı ve aralarından birisi, İsa Mesih'e Tanrı'nın en önemli buyruğunun ne olduğunu sordu?

İsa Mesih ona şu karşılığı verdi:
“Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin. İşte ilk ve en önemli buyruk budur. İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: Komşunu kendin gibi seveceksin.”

İsa Mesih'ten yaklaşık 1500 yıl önce, Musa Peygamberin günlerinde, Tanrı, On Emir'le aynı şeyleri söylemişti.

İşte Tanrı'nın tüm insanlara buyurduğu on emir:

Tanrı şöyle konuştu:
“Seni Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Tanrın RAB benim.

1- Benden başka tanrın olmayacak.

2- Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben Tanrın RAB kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. Ama beni seven, buyruklarıma uyan binlerce kuşağa sevgi gösteririm.

3- Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır.

4- Şabat Günü'nü kutsal sayarak anımsa. Altı gün çalışacak bütün işlerini yapacaksın. Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır... Şabat gününü kutsadım ve kutsal bir gün olarak belirledim.

5- Annene, babana saygı göster.

6- Adam öldürmeyeceksin.

7- Zina etmeyeceksin.

8- Çalmayacaksın.

9- Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin.

10- Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.”

Yukarıdaki on emri dikkatlice okursanız, ilk dört tanesinin Tanrı'yı  bütün yüreğimiz, bütün canımız ve bütün aklımızla sevmek hakkında ve son altı tanesinin de diğer insanları kendimiz gibi sevmek hakkında olduğunu göreceksiniz.

Tanrı hem Musa peygamber aracılığıyla hem de İsa Mesih aracılığıyla biz insanlara aynı şeyleri söylüyor.

Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin. Komşunu da kendin gibi seveceksin.”

 
« BaşlangıçÖnceki123SonrakiSon »

Sayfa 1 - 3
Kilise.org